Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Yazarı : Vedat Türkali
Sayfa Sayısı : 743
Geçtiği Yer : İstanbul
Zamanı : 1959-60
Türü : Roman(Gerçekçi)
Kenan : Kırk yaşlarının üzerinde felsefe bölüm mezunu, bir zamanlar öğretmenlik yapmış,Çağaloğlundaki bir handa kitapçılık yapmaktadır.
Nermin : Kenanın eşi. Bütün olumsuzluklara rağmen kocasına bağlıdır.
Günseli : Edebiyat Fakültesinde hem memur hem de felsefe okumaktadır. Kenanla aşk ilişkisi yaşamaktadır.
Sermet : Günselinin Kenandan önce aşk yaşadığı kişidir. Uzun yıllar Fransada bulunmuştur.
Rasim : Kenanın ilk okuldan,mahalle arkadaşıdır. Kumar tutkunu.
Hasan : Günselinin erkek kardeşi. Orta okul terk siyasi suçtan hapiste.İki kez evlenip boşanmış. Turgut isminde oğlu var.
Refika : Rasimin eşi. Erkek delisi.
Zeynep : Kenanın kızı.On beş yaşında.
Kenan, Çağaloğlunda kitapçı dükkanı çalıştırmaktadır. Burak isminde çok dürüst tezgahtarı aynı zamanda satış elemanı bir de öğleden sonraları gelip muhasebe kayıtlarını tutan Matmazel olarak seslendikleri gayri- müslüm kadın olarak iki elemanı varıdr. Dükkanın finansmanını arkadaşı Rasim sağladığı için kendini ezik hisseder. Kenan, biraz kendine buyruktur. Yemesini içmesini meyhaneye gitmesini sever. İş çıkışında lokantaya yemek yemeye sonrasında kafayı çekmek için meyhaneye gider. Meyhanede kafayı bulunca eğlenmeye gelen gençlerin içersinde karısına benzeyen Günseliye bir anda aşık olur. Masalarına içki ısmarlar.
Kenan, sonraki günlerde Günselinin hayali ile avunur. Nihayetinde onu arar bulur. Birlikte çıkmaya başlarlar. İlk anda evli olduğunu söylemez saklar. Bu arada Kenan içsel hesaplaşmalara da girmiştir. Nermin ile Günseli arasındaki aşk trafiğinde yorgun düşmesine rağmen Günseli ağır basar.
Rasim, arkadaşı Kenana eşiyle birlikte ev ziyaretine gelir. Yanında eşi Refika da vardır. Kendi aralarında Refiş diye seslenirler. Refişın burnu yükseklerde olup, değişik erkeklerle birlikte olmaktan haz duyar. Rasim, Kenana yeni bir iş teklifinde bulunur. Ankarada bakanlıklardan birinin atıl durumundaki matbaasını ihaleye girerek alacağını ve işletmesini de Kenana vereceğini söyler. Hatta Nerminin annesi Melahat da bu işe razıdır. Biraz para birikimi olduğunu, birkaç da arsası olduğunu onları satıp destek vereceğini söylemesine rağmen Kenan razı olmaz. Onların karşısında küçük düşeceğini düşünür. Nermin annesi Melahat Hanımın eşi Ragıp Beyle ayrı yaşarlarken eşi ölmüştür. Duldur.
Kenanın Günseli ile ilişkisi devam ederken evliliği de çatırdamaya başlamıştır.
Günseli yetim ve öksüzdür. Babası, cer atölyesinde(lokomotif onarım yeri) usta iken kaza sonucu ölmüştür. Teyzesinin yanında kalmaktadır. Teyzesi emekli öğretmen olup, altmış yaşlarında hiç evlenmemiştir. Ev, Kocamustafapaşadadır. Üç katlıdır. Teyzesi, tapusunu Günselinin üzerine yapmıştır. Evde ağbeysinin dokuz yaşlarında, sokaklarda oynayarak kendi halinde büyüyen Turgut isminde oğlu vardır. Ağbeysi, ortaokuldan terk iki kez evlenip boşanmış siyasi suçtan içeri girmiştir. İkinci eşi, şıllığın teki olup bir şoförle kaçıp gitmiştir.
Günseli bir gün eve 39 derece ateşle gelir, hastalanmıştır. Tıpta okuyan arkadaşı Hande gelip ona iğne yapar. Kenanla ilişkileri zikzaklar çizer. İki gün araları iyiyse bir gün kötü gider. Kısa ayrılıklar sonucunda tekrar birleşip barışırlar. Rasimin Teşvikiye deki bir aparmanın teras katını sevişme yeri olarak kullanırlar. Rasim, Kenanın Günseli ile ilişkisini öğrenmiştir artık. Her ne kadar vazgeçirtmeye çalışsa da başaramaz. Çok geçmeden eşi Nermin, kocasının gizli ilişkisinde haberdar olur ama içine atar her şeyi. Kocasını başkalarıyla paylaşmaya gönlü razı değildir. Bir gün pişman olup kendisine döneceğini inancını her zaman taşır.
Günseli, kendi yaş grubundaki arkadaşlarla ülkenin siyasi sorunları içerisinde yer alır. Ülke gerçekleri toplantılarda masaya yatırılır, irdelenir. Polis de boş durmaz.Tutuklanmalar, faşizan baskılar bütün hızıyla devam etmektedir.
Sendikalaşmalar gündeme gelir. Sendikalar içerisinde örgütlenmeye önceki yönetimde(İnönü) bile karşı gelindiği, faşizan baskılar yapıldığı hatırlatılır. Şöyle bir diyalog geçer:
Bu sağır(İnönü) bir gecede tuz biber ettirdi her şeyi. Kaburgasını kırdırdılar ağbisinin.Yıllarca süründürdüler cezaevinde.Demokrasi yapacaklarmış pezevenkler.Halksız,işsiz demokrasi olur mu be.Koyun sürüsü ettiler milleti.Ah bu sağır. Hani gazetede görüyorum da geçenlerde taş atmışlar, kafasını n yaracaklarmış.
Kenan, evi ocağı terk etmiştir.Pek nadir gider evine. Kızı Zeynepe bile soğuk davranır. Zeynep, hastalanmıştır.
Zamanla kitapevinin mali durumu; muhasebeyi tutan Matmazelin ve satış işlerini yürüten Burakın iyi niyetlerine rağmen aksar.
Bir gün Günselin hapisteki ağbeyi Hasan bir haftalığına izinli olarak çıkıp gelir. Kendisini karmaşanın içinde bulmasına rağmen tütün işçileri ve öğrencileri birliklerinin örgütlenmesiyle uğraşır. Kendisi tahsilli biri değildir ama ülke gerçeklerinden de soyutlamaz kendisini. Hasanın çektiği çileler, kitaplar dolusudur adeta."İyi bir arkadaşın onuruyla oynanmasının ve de yalan söylenmesinin devrimcilikle bağdaşmayacağını, öyleleri varki en devrimcilerin bile kadını kadından yararlanmayı bir soy övünme ve böbürlenme konusu yaptıklarını" vurgulayarak gençler arasındaki çürümüşlüğe de değinir böylece.
Kenan da tesadüfen Hasanın sohbetlerinde bulunur. Hasan, Kenan a hoşgörüyle bakarken, Handan ise Nerminden tarafa yontar.
Ülkedeki siyasi kaos ayyuka çıkmıştır. Her tarafta çalkantılar başlar. Öğrenciler, isyan ederlerken toplumun diğer kesimleri sessizce olanları dışarıdan takip etmektedirler. Hele de o zamanın aydınları, sanatçıları,üniversite akademik kesimleri, parasız pulsuz işsiz kalırız düşünceleriyle kafalarını kuma gömmüşlerdir.Halktan yana değil, yönetimden yanadırlar.
Kenanın gittiği lokantada halkın farklı kesimleri; alevi- sünni ayırımında kendilerine yön bulamazlarken; kimileri, Halk Partisini savunur, kimileri de Menderes yönetimini. Kenan ise kurtuluşun partilerde olamayacağını belirtir.
Kenan kendisini sokaklara atmıştır. Eminönünde bindiği trendeki insan kalabalığı farklı duygular çağrıştırır kendisinde. İçsel olarak konuşur:
Üçüncü mevkideyim. Gazete okuyanlar, düşünenler, susanlar, çene çalanlar, gülenler. Gençlik yaşlılık, çirkinlik giderek kadınlık erkeklik ayrımının üstünde bir tek ortak yan vardırdı bu yüzlerde: Yorgunluk!Bir de bütün gün süren ezici bir didişmenin sonunda varacaklarını umdukları mutluluğa kazanılmış bir-iki şeyle evlerine dönebilmenin koşuşturmanın ivedisi
Zeytinburnunda trenden iner. Gecekondu mahallerinden geçerken kendini sorgular.
Nasıl çelişki kurulur bunlarla? Sevdikleriyle bile yakınlık kurmasını beceremeyen ayağı havada pis bir küçük burjuvayım ben. Nasıl yaşıyorlar bu evlerde, bu fabrikalarda Sapsarı yüzleri. Öyle alışmışlar ki verdiklerinin çok nazını almaya, her her şeyini vermeye hazırlar da umursamıyorlar bile
Ramazan ayında işte böyle Zeytinburnunun yoksul mahallesinde iç hesaplaşmalar yaparken ,karşılaştığı teraviye giden insanlar kendisinden şüphelenirler.Onlara kahve ya da lokanta sorarak durumunu gizler. Gittiği içkili lokantada hoş sohbet sohbetlerden sonra çıkan kavga sonucu karakola düşer. Üstü başı yara bere içindedir. Evinde iyileşene kadar yatıp dinlenir. Nermin kocasına sahiplenir. İyileşmesi için üzerine titrer. O ise hala Günseliyi sayıklamaktadır. Günselinin eve gelen telefonlarına eşi Nermin çıkar ama konuşulmadan telefon kapatılır. Günselinin varlığı nihayet Nermin tarafından anlaşılmıştır ama yine de vazgeçmez kocasından.
Nerminin kardeşi Selim, bir gün çıka gelir eve. Matbaa işinin bahane olduğunu kayınpederinden olan mirastan arkadaşı Rasimin yararlanmak için düzen tertiplendiğini söyler duru. Kenanın kafası balon olmuştur. Evde kim varsa kovalar(Rasim, kaynanası, Selim)
Kenan, iyileştikten sonra tekrar Günseli ile buluşur. Teşvikiyedeki aşk yuvalarında buluşuğp sevişirler.
Ülke gittikçe kaosa yuvarlanır. Öğrenci ayaklanmaları Ankara da ve İzmir de de bütün hızıyla devam eder. Polis, ateş etmiştir kitleler üzerine. Ölenlerin haberleri gelir İstanbula. Etraf sivil polislerle kaynar. Herkes, birbirinden polis diye şüphelenir. Hapishaneler dolup taşmaktadır. Ülke kocaman bir cezaevine dönmüştür.
Aydınların duyarsızlıkları irdelenir. Amerikanın, Koreye asker göndermesinden Nike füzelerini ülkeye yerleştirmesine ilgisizlikleri yorumlanır. Sanatçısı, aydını, yazarı,üniversite akademik kesimi hala uyumaktadır. Sadece öğrenciler ve örgütlü işçiler ses getirirler.
İlk onurlu aydının Namık Kemal olduğu Osmanlı da ilk sansürün sosyalist- grev sözcüklerine uygulandığı,aydınların Osmanlı sarayı etrafında yaltaklandıkları(Baki, Nefi,v.b.) Gerçek aydınların ise her zaman halkla beraber oldukları(Ynus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan),aydınların batı hayranı oldukları, ileri sürülür.
O zaman; Tahkikat Komisyonu(CHP.nin kapatılıp tek parti sistemine geri dönülmesi) tasarısının komisyondan çıkmasıyla da öğrencilerin direnişleri daha da ivme kazanmıştır.
Polisler ve askerler,tanklarla toplarla halka saldırırlar.
Günseli yine içeri düşmüştür. İçerde işkence görür, hakaretlere uğrar. Hücreye atılır.
Kenan, tesadüfen de olsa hep olayların dışında kalmış, tutuklanmamıştır. Günseli ve arkadaşları bu yüzden Kenandan polis diye şüphelenirler.
Beyazıt meydanı günlerce öğrencilerin işgaliyle üniversiteye polisin girmesi engellenir. Boykotlar hat safhadadır. Hükümetin istifası istenir. Menderes, radyodan konuşmalar yapar. Rusyayla yakınlaşmaya girileceği söylenir. Amerikadan yüzünü çevirir ama ok yaydan çıkmıştır bir kez.
Kenannın içsel konuşmaları hat safhadadır. Günselinin tekrar eski arkadaşı Sermete döndüğünü, kendisinin dışlandığını düşünür. Eşi Nermin de boşanma davası açmıştır üstelik. Kendisi sokaklarda işe yaramayan yalnızların oynamaktadır. İntihar eder.
Günseli hapisten çıkmıştır. Karnındaki bebeği aldırmayı düşünürken Kenanın intiharı üzerine vazgeçer Kenanın mezarına giderek geçmişte ona bağlılığı ve hala sevmekte olduğunu belirtir.
Not: Kenan, halktan kopuk ama halka yakın olmaya istekli burjuva bir insandır. Böyle bir insanın evinde değil de dışarıda mutluluğu ararken; o zamanın toplumsal kaosun içerisinde yuvarlanışını izlemek ve de o dönemin sosyal yapısını öğrenmek bilmek açısından son derece gerçekçi bir roman.
Tarih: 2016-03-02 01:57:24 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Vedat Türkali Bir Gün Tek Başına Özeti Nedir
Vedat Türkali Bir Gün Tek Başına İnceleme
Yazarı : Vedat Türkali
Sayfa Sayısı : 743
Geçtiği Yer : İstanbul
Zamanı : 1959-60
Türü : Roman(Gerçekçi)
Bir Gün Tek Başına Karakterleri
Kenan : Kırk yaşlarının üzerinde felsefe bölüm mezunu, bir zamanlar öğretmenlik yapmış,Çağaloğlundaki bir handa kitapçılık yapmaktadır.
Nermin : Kenanın eşi. Bütün olumsuzluklara rağmen kocasına bağlıdır.
Günseli : Edebiyat Fakültesinde hem memur hem de felsefe okumaktadır. Kenanla aşk ilişkisi yaşamaktadır.
Sermet : Günselinin Kenandan önce aşk yaşadığı kişidir. Uzun yıllar Fransada bulunmuştur.
Rasim : Kenanın ilk okuldan,mahalle arkadaşıdır. Kumar tutkunu.
Hasan : Günselinin erkek kardeşi. Orta okul terk siyasi suçtan hapiste.İki kez evlenip boşanmış. Turgut isminde oğlu var.
Refika : Rasimin eşi. Erkek delisi.
Zeynep : Kenanın kızı.On beş yaşında.
Bir Gün Tek Başına Özeti
Kenan, Çağaloğlunda kitapçı dükkanı çalıştırmaktadır. Burak isminde çok dürüst tezgahtarı aynı zamanda satış elemanı bir de öğleden sonraları gelip muhasebe kayıtlarını tutan Matmazel olarak seslendikleri gayri- müslüm kadın olarak iki elemanı varıdr. Dükkanın finansmanını arkadaşı Rasim sağladığı için kendini ezik hisseder. Kenan, biraz kendine buyruktur. Yemesini içmesini meyhaneye gitmesini sever. İş çıkışında lokantaya yemek yemeye sonrasında kafayı çekmek için meyhaneye gider. Meyhanede kafayı bulunca eğlenmeye gelen gençlerin içersinde karısına benzeyen Günseliye bir anda aşık olur. Masalarına içki ısmarlar.
Kenan, sonraki günlerde Günselinin hayali ile avunur. Nihayetinde onu arar bulur. Birlikte çıkmaya başlarlar. İlk anda evli olduğunu söylemez saklar. Bu arada Kenan içsel hesaplaşmalara da girmiştir. Nermin ile Günseli arasındaki aşk trafiğinde yorgun düşmesine rağmen Günseli ağır basar.
Rasim, arkadaşı Kenana eşiyle birlikte ev ziyaretine gelir. Yanında eşi Refika da vardır. Kendi aralarında Refiş diye seslenirler. Refişın burnu yükseklerde olup, değişik erkeklerle birlikte olmaktan haz duyar. Rasim, Kenana yeni bir iş teklifinde bulunur. Ankarada bakanlıklardan birinin atıl durumundaki matbaasını ihaleye girerek alacağını ve işletmesini de Kenana vereceğini söyler. Hatta Nerminin annesi Melahat da bu işe razıdır. Biraz para birikimi olduğunu, birkaç da arsası olduğunu onları satıp destek vereceğini söylemesine rağmen Kenan razı olmaz. Onların karşısında küçük düşeceğini düşünür. Nermin annesi Melahat Hanımın eşi Ragıp Beyle ayrı yaşarlarken eşi ölmüştür. Duldur.
Kenanın Günseli ile ilişkisi devam ederken evliliği de çatırdamaya başlamıştır.
Günseli yetim ve öksüzdür. Babası, cer atölyesinde(lokomotif onarım yeri) usta iken kaza sonucu ölmüştür. Teyzesinin yanında kalmaktadır. Teyzesi emekli öğretmen olup, altmış yaşlarında hiç evlenmemiştir. Ev, Kocamustafapaşadadır. Üç katlıdır. Teyzesi, tapusunu Günselinin üzerine yapmıştır. Evde ağbeysinin dokuz yaşlarında, sokaklarda oynayarak kendi halinde büyüyen Turgut isminde oğlu vardır. Ağbeysi, ortaokuldan terk iki kez evlenip boşanmış siyasi suçtan içeri girmiştir. İkinci eşi, şıllığın teki olup bir şoförle kaçıp gitmiştir.
Günseli bir gün eve 39 derece ateşle gelir, hastalanmıştır. Tıpta okuyan arkadaşı Hande gelip ona iğne yapar. Kenanla ilişkileri zikzaklar çizer. İki gün araları iyiyse bir gün kötü gider. Kısa ayrılıklar sonucunda tekrar birleşip barışırlar. Rasimin Teşvikiye deki bir aparmanın teras katını sevişme yeri olarak kullanırlar. Rasim, Kenanın Günseli ile ilişkisini öğrenmiştir artık. Her ne kadar vazgeçirtmeye çalışsa da başaramaz. Çok geçmeden eşi Nermin, kocasının gizli ilişkisinde haberdar olur ama içine atar her şeyi. Kocasını başkalarıyla paylaşmaya gönlü razı değildir. Bir gün pişman olup kendisine döneceğini inancını her zaman taşır.
Günseli, kendi yaş grubundaki arkadaşlarla ülkenin siyasi sorunları içerisinde yer alır. Ülke gerçekleri toplantılarda masaya yatırılır, irdelenir. Polis de boş durmaz.Tutuklanmalar, faşizan baskılar bütün hızıyla devam etmektedir.
Sendikalaşmalar gündeme gelir. Sendikalar içerisinde örgütlenmeye önceki yönetimde(İnönü) bile karşı gelindiği, faşizan baskılar yapıldığı hatırlatılır. Şöyle bir diyalog geçer:
Bu sağır(İnönü) bir gecede tuz biber ettirdi her şeyi. Kaburgasını kırdırdılar ağbisinin.Yıllarca süründürdüler cezaevinde.Demokrasi yapacaklarmış pezevenkler.Halksız,işsiz demokrasi olur mu be.Koyun sürüsü ettiler milleti.Ah bu sağır. Hani gazetede görüyorum da geçenlerde taş atmışlar, kafasını n yaracaklarmış.
Kenan, evi ocağı terk etmiştir.Pek nadir gider evine. Kızı Zeynepe bile soğuk davranır. Zeynep, hastalanmıştır.
Zamanla kitapevinin mali durumu; muhasebeyi tutan Matmazelin ve satış işlerini yürüten Burakın iyi niyetlerine rağmen aksar.
Bir gün Günselin hapisteki ağbeyi Hasan bir haftalığına izinli olarak çıkıp gelir. Kendisini karmaşanın içinde bulmasına rağmen tütün işçileri ve öğrencileri birliklerinin örgütlenmesiyle uğraşır. Kendisi tahsilli biri değildir ama ülke gerçeklerinden de soyutlamaz kendisini. Hasanın çektiği çileler, kitaplar dolusudur adeta."İyi bir arkadaşın onuruyla oynanmasının ve de yalan söylenmesinin devrimcilikle bağdaşmayacağını, öyleleri varki en devrimcilerin bile kadını kadından yararlanmayı bir soy övünme ve böbürlenme konusu yaptıklarını" vurgulayarak gençler arasındaki çürümüşlüğe de değinir böylece.
Kenan da tesadüfen Hasanın sohbetlerinde bulunur. Hasan, Kenan a hoşgörüyle bakarken, Handan ise Nerminden tarafa yontar.
Ülkedeki siyasi kaos ayyuka çıkmıştır. Her tarafta çalkantılar başlar. Öğrenciler, isyan ederlerken toplumun diğer kesimleri sessizce olanları dışarıdan takip etmektedirler. Hele de o zamanın aydınları, sanatçıları,üniversite akademik kesimleri, parasız pulsuz işsiz kalırız düşünceleriyle kafalarını kuma gömmüşlerdir.Halktan yana değil, yönetimden yanadırlar.
Kenanın gittiği lokantada halkın farklı kesimleri; alevi- sünni ayırımında kendilerine yön bulamazlarken; kimileri, Halk Partisini savunur, kimileri de Menderes yönetimini. Kenan ise kurtuluşun partilerde olamayacağını belirtir.
Kenan kendisini sokaklara atmıştır. Eminönünde bindiği trendeki insan kalabalığı farklı duygular çağrıştırır kendisinde. İçsel olarak konuşur:
Üçüncü mevkideyim. Gazete okuyanlar, düşünenler, susanlar, çene çalanlar, gülenler. Gençlik yaşlılık, çirkinlik giderek kadınlık erkeklik ayrımının üstünde bir tek ortak yan vardırdı bu yüzlerde: Yorgunluk!Bir de bütün gün süren ezici bir didişmenin sonunda varacaklarını umdukları mutluluğa kazanılmış bir-iki şeyle evlerine dönebilmenin koşuşturmanın ivedisi
Zeytinburnunda trenden iner. Gecekondu mahallerinden geçerken kendini sorgular.
Nasıl çelişki kurulur bunlarla? Sevdikleriyle bile yakınlık kurmasını beceremeyen ayağı havada pis bir küçük burjuvayım ben. Nasıl yaşıyorlar bu evlerde, bu fabrikalarda Sapsarı yüzleri. Öyle alışmışlar ki verdiklerinin çok nazını almaya, her her şeyini vermeye hazırlar da umursamıyorlar bile
Ramazan ayında işte böyle Zeytinburnunun yoksul mahallesinde iç hesaplaşmalar yaparken ,karşılaştığı teraviye giden insanlar kendisinden şüphelenirler.Onlara kahve ya da lokanta sorarak durumunu gizler. Gittiği içkili lokantada hoş sohbet sohbetlerden sonra çıkan kavga sonucu karakola düşer. Üstü başı yara bere içindedir. Evinde iyileşene kadar yatıp dinlenir. Nermin kocasına sahiplenir. İyileşmesi için üzerine titrer. O ise hala Günseliyi sayıklamaktadır. Günselinin eve gelen telefonlarına eşi Nermin çıkar ama konuşulmadan telefon kapatılır. Günselinin varlığı nihayet Nermin tarafından anlaşılmıştır ama yine de vazgeçmez kocasından.
Nerminin kardeşi Selim, bir gün çıka gelir eve. Matbaa işinin bahane olduğunu kayınpederinden olan mirastan arkadaşı Rasimin yararlanmak için düzen tertiplendiğini söyler duru. Kenanın kafası balon olmuştur. Evde kim varsa kovalar(Rasim, kaynanası, Selim)
Kenan, iyileştikten sonra tekrar Günseli ile buluşur. Teşvikiyedeki aşk yuvalarında buluşuğp sevişirler.
Ülke gittikçe kaosa yuvarlanır. Öğrenci ayaklanmaları Ankara da ve İzmir de de bütün hızıyla devam eder. Polis, ateş etmiştir kitleler üzerine. Ölenlerin haberleri gelir İstanbula. Etraf sivil polislerle kaynar. Herkes, birbirinden polis diye şüphelenir. Hapishaneler dolup taşmaktadır. Ülke kocaman bir cezaevine dönmüştür.
Aydınların duyarsızlıkları irdelenir. Amerikanın, Koreye asker göndermesinden Nike füzelerini ülkeye yerleştirmesine ilgisizlikleri yorumlanır. Sanatçısı, aydını, yazarı,üniversite akademik kesimi hala uyumaktadır. Sadece öğrenciler ve örgütlü işçiler ses getirirler.
İlk onurlu aydının Namık Kemal olduğu Osmanlı da ilk sansürün sosyalist- grev sözcüklerine uygulandığı,aydınların Osmanlı sarayı etrafında yaltaklandıkları(Baki, Nefi,v.b.) Gerçek aydınların ise her zaman halkla beraber oldukları(Ynus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan),aydınların batı hayranı oldukları, ileri sürülür.
O zaman; Tahkikat Komisyonu(CHP.nin kapatılıp tek parti sistemine geri dönülmesi) tasarısının komisyondan çıkmasıyla da öğrencilerin direnişleri daha da ivme kazanmıştır.
Polisler ve askerler,tanklarla toplarla halka saldırırlar.
Günseli yine içeri düşmüştür. İçerde işkence görür, hakaretlere uğrar. Hücreye atılır.
Kenan, tesadüfen de olsa hep olayların dışında kalmış, tutuklanmamıştır. Günseli ve arkadaşları bu yüzden Kenandan polis diye şüphelenirler.
Beyazıt meydanı günlerce öğrencilerin işgaliyle üniversiteye polisin girmesi engellenir. Boykotlar hat safhadadır. Hükümetin istifası istenir. Menderes, radyodan konuşmalar yapar. Rusyayla yakınlaşmaya girileceği söylenir. Amerikadan yüzünü çevirir ama ok yaydan çıkmıştır bir kez.
Kenannın içsel konuşmaları hat safhadadır. Günselinin tekrar eski arkadaşı Sermete döndüğünü, kendisinin dışlandığını düşünür. Eşi Nermin de boşanma davası açmıştır üstelik. Kendisi sokaklarda işe yaramayan yalnızların oynamaktadır. İntihar eder.
Günseli hapisten çıkmıştır. Karnındaki bebeği aldırmayı düşünürken Kenanın intiharı üzerine vazgeçer Kenanın mezarına giderek geçmişte ona bağlılığı ve hala sevmekte olduğunu belirtir.
Not: Kenan, halktan kopuk ama halka yakın olmaya istekli burjuva bir insandır. Böyle bir insanın evinde değil de dışarıda mutluluğu ararken; o zamanın toplumsal kaosun içerisinde yuvarlanışını izlemek ve de o dönemin sosyal yapısını öğrenmek bilmek açısından son derece gerçekçi bir roman.
Tarih: 2016-03-02 01:57:24 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx